Yılın ilk Kabinesi | Cumhurbaşkanı Erdoğan emeklilere ek zam oranını açıkladı

Yılın ilk Kabinesi | Cumhurbaşkanı Erdoğan emeklilere ek zam oranını açıkladı

SON DAKİKA HABERİ: Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Pençe-Kilit Harekat bölgesinde şehit olan askerlerin kanlarının yerde kalmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni harekatlar yapılacağını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milyonlarca emeklinin beklediği ek zam oranını da açıkladı.

Son dakika haberi! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Beştepe’de toplandı. Yılın ilk Kabine toplantısı 4 saat sürdü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısının ardından kameraların karşısına geçti. Pençe-Kilit Harekat bölgesinde şehit olan askerlerin kanlarının yerde kalmadığını söyleyen Erdoğan, yeni harekatlar yapılacağının mesajını verdi.

Milyonlarca emeklinin gözü kulağı da Kabine toplantısından çıkacak karardaydı. SSK ve Bağkur emeklileri için beklenen ek zam oranını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, emekli maaşı alt sınırını 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkardıklarını da söyledi.

Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Yeni miladi yılın ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Rabbim’den niyaz ediyorum.

Pençe-Kilit Harekat bölgesinde şehit düşen kahraman Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralı askerlerimize Rabbim’den acil şifalar temenni ediyorum. Saldırıların ardından şehit yakınlarımızın bir kısmıyla telefonda görüştük.

“ŞEHİTLERİMİZİN KANI YERDE KALMADI”

Şehitlerimizin kanlarını her zaman olduğu gibi yerde bırakmadık. Sadece son 5 günde Suriye ve Irak’taki terör unsurlarına düzenlenen hava harekatlarımız neticesinde 114 hedef vuruldu, 78 terörist etkisiz hale getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatımız 12 Ocak’tan bugüne kadar terör örgütüne ait toplam 60 kritik altyapı ve mühimmat tesisini imha etmiştir. Emniyet ve jandarma birimlerimizin operasyonlarında, yılbaşından bu yana terörle iltisaklı 465 kişi gözaltına alınmıştır.

Öncelikle şu hususun altını tekrar çizmek istiyorum, Türkiye’nin bir süredir kararlılıkla uyguladığı terörü kaynağında bertaraf etme stratejisi, en çok bölgemizde bir ‘teröristan’ kurma hesabı yapanları rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık farklı yol ve yöntemlerle defalarca dışa vurulmuştur. Hazımsızlığın ifadesi, kimi zaman ülkemiz içindeki aparatlarını harekete geçirerek, kimi zaman ülkemizi işgalci olarak suçlayarak, kimi zaman uluslararası arenada bizi sıkıştırmaya çalışarak, kimi zaman sosyal medya üzerinden yalan yanlış bilgiler yayarak, kimi zaman tetikçiliğini yaptırdıkları basın yayın organlarını kullanarak, kimi zaman da doğrudan canımızı acıtmaya yönelik hain terör eylemlerini destekleyerek gerçekleşmiştir.

Bölücü terör örgütü PKK’ya silah, mühimmat, eğitim ve himaye desteği sağlayarak palazlandırma girişimleri hız kazanmıştır. Ülkemizin Suriye’de ve Irak’ta gerçekleştirdiği sınır ötesi harekatlar sayesinde hedefine ulaşamayan bu çabaların halen ısrarla ve inatla sürdürüldüğünü çok iyi biliyoruz.

Her ne kadar birileri anlamasa da biz sınır ötesi operasyonlarımızla sadece güney sınırlarımızın huzur ve güvenliğini garanti altına almadık. Bu operasyonlarla aynı zamanda ülkemizi bir terör koridoruyla kuşatma senaryolarını da yırtıp attık. Yine bu şekilde teröristlerin zulümleri sebebiyle göç edecek 3-4 milyon sığınmacının kendi topraklarında kalmasını temin ettik. Sınır ötesi harekatlarımız, Türkiye’yi düzensiz göç dalgası üzerinden iç karışıklığa sürüklemeye dönük oyunları da boşa çıkarmıştır. Beslenme kaynakları kesilen, yeni militan devşiremeyen, sahada sürekli güvenlik güçlerimizin baskısı altında ezilen terör örgütü kendisine biçilen bölücü rolü uygulama imkanı bulamamıştır. Sınırlarımız ötesindeki askeri mevcudiyetimiz hem vatanımızın güvenliği hem vatandaşlarımızın huzur ve esenliği açısından hayati öneme sahiptir. Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz.

Karşımızdaki tablo gayet açıktır. Türkiye, bölücü terör tehdidini ya kaynağında kurutacak ya da eskiden olduğu gibi terörle mücadeleyi sınırları içinde şehirlerinin sokaklarında, mahallelerinde verecektir. Ülkemizin böyle bir felaketle karşı karşıya kalmasına kesinlikle müsaade edemeyiz. Dolayısıyla bu mücadeleyi sadece kendimiz, kendi güvenliğimiz için değil, evlatlarımızın terörsüz bir iklimde büyüyebilmeleri için de sonuna kadar vermek mecburiyetindeyiz.

“IRAK VEYA SURİYE’DE ELİ KANLI CANİLER OLDUKÇA İÇİMİZ RAHAT ETMEYECEK”

Bu hakikatler dikkate alınmadan gündeme getirilen ister iyi niyetli, ister art niyetli olsun, hiçbir teklifin ülkemize faydası, bizim nezdimizde de karşılığı yoktur. Aksi yöndeki ısrarlı beyanlar, sınırlarımız ötesinde cansiperane bir şekilde görev yapan askerlerimiz başta olmak üzere milletimizin canını sıkmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Esasen bu tür gündemlerin ülkemizin planlarını bozduğu çevreler tarafından kasıtlı olarak körüklendiğine inanıyorum. Çünkü Türkiye başarılı sınır ötesi operasyonlarıyla toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayacağını çok açık ve net göstermiştir. Bu da özellikle haritaları değiştirmekten, bunu sürekli gündemde tutanların bölgemize yeni Sevr dayatmasında bulunanların hesabını altüst etmiştir. Şu an üzerinde durulması gereken asıl husus, sınır ötesi operasyonların nasıl daraltılacağı, bu bizim gündemimizde yok, nasıl genişletileceğidir. Yarım kalan işlerin ne zaman ve nasıl tamamlanacağıdır. Irak’ta veya Suriye’de eli kanlı caniler var oldukça bizim de içimiz rahat etmeyecektir.

“TERÖR YUVALARINI DARMADAĞIN ETMEDEN DURMAYACAĞIZ”

Emperyalistlerin, Irak ve Suriye’de bir ‘teröristan’ kurma planları masada oldukça hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Bu bölgede yaklaşık 40 yıldır milletimizin canını yakan terör eylemlerinin kaynağı durumundaki Kuzey Irak dağlarının her karışını güvenli hale getirene kadar bu bölgedeki harekatlarımız sürecektir. Aynı şekilde Suriye’de Tel Rıfat’tan Aynularap’a, Haseke’den Münbiç’e kadar, bu hatta sinsi niyetlerle kurulmuş terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız. Bilindiği gibi geçmişte buralarla ilgili ülkemize verilmiş ancak tutulmamış sözler vardır. Madem bize verilen sözler yerine getirilmiyor, öyleyse Türkiye’nin kendi güvenliği için gerekli tedbirleri almasına kimse itiraz edemez. Kimse, bizden farklı bahanelerle bölücü alçakların semirtilmesine seyirci kalmamızı bekleyemez. İnşallah önümüzdeki aylarda kimin ne dediğine, hangi tehditleri savurduğuna, hangi hesaplar içinde olduğuna bakmadan bu doğrultuda yeni adımları muhakkak atacağız.

“YENİ HAREKATLARLA GELECEĞİMİZİ GÜVENCE ALTINA ALACAĞIZ” Terörle mücadelede yeni yapılacak harekatlarla sadece şehitlerin dökülen kanlarının, yitirilen canların hesabını misliyle sormakla kalmayacağız, geleceğimizi de güvence altına alacağız. Söz konusu terörle mücadele, ülkemizin bekası, huzuru ve güvenliği olduğunda herkes ya yanımızda yer alır ya da karşımızda. Bu işin ortası, idareimaslahatçılığı, gri alanı, görmezden gelinecek veya sağıra yatılacak tarafı yoktur. Biz bu hususta çok netiz, kararlıyız, azimliyiz. Terör örgütünü, dışarıdaki destekçileri ve içerideki uzantılarıyla beraber tamamen yok etmenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz. Bu konuda milletimizin hükümetimize desteğinin tam olduğunu biliyoruz. Bu vesileyle terörle mücadeleyi siyaset üstü bir konu olarak görerek güçlü desteğini asla esirgemeyen Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımız başta olmak üzere tüm siyasi partilere buradan şükranlarımı sunuyorum. Terör gibi milli bir meselede dahi bozgunculuk yapanları, bölücü örgütün tezleriyle hükümetimize saldıranları ise maşeri vicdana havale ediyorum. “‘Üç beş oy daha fazla alacağız’ diye bölücü örgütün muhiplerini kırmızı halıyla karşılayanlar elbette bu yaptıklarının hesabını sandıkta milletimize vereceklerdir.

CUMHURİYET’İN 100. YILI

Geride bıraktığımız 2023 senesi, Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü sebebiyle tarihte daha özel bir yere sahiptir. Yaşanılan tüm sıkıntılara rağmen yurt içinde ve yurt dışında düzenlediğimiz çeşitli etkinliklerle 2023’ün hakkını vermeye çalıştık.

Bu kapsamda özellikle İstanbul Boğazı’nda yapılan TCG Anadolu’nun öncülüğünde 100 savaş gemimizin gerçekleştirdiği geçit töreni hafızalara kazınmıştır. Boğazdaki geçit töreni aynı zamanda kimin Cumhuriyet’e ve Atatürk’ün mirasına sahip çıktığını, kimin de bunların sadece istismarını yaptığını ortaya koymuştur. Hiç şüphesiz 100. yıl etkinlikleri Türkiye karşıtları kadar Cumhuriyet’i ve kurucusunu siyasi ekmek teknesi haline getirmiş piyasa Atatürkçülerini de ciddi manada endişelendirmiştir. Siyasetten medyaya, akademiden kültür sanata, geniş bir alana tezgah açan bu işportacıların ortak özelliği menfaatperestliktir, mürailiktir, samimiyetsizliktir. Bir süredir gündemde tutulmaya çalışılan tartışmalar bu hazımsızlığın halen geçmediğinin ispatıdır. Halbuki Türkiye’nin rejimiyle ilgili tereddütler 29 Ekim 1923’te ‘Yaşasın Cumhuriyet’ nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Anayasamızın ilk maddesindeki ‘Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir’ ifadesi bu iradenin sembolüdür. Bu konunun siyasi polemik meselesi haline getirilmesi doğru olmadığı gibi anayasal bakımdan zaten mümkün de değildir.

“BİRİLERİ AYNI KARANLIK SENARYOLARI TEKRAR SAHNELEMEYE ÇALIŞMAKTADIR”

Ülkede kimsenin Cumhuriyet ile ilgili bir tereddüdü ve Cumhuriyet’in banisiyle ilgili bir derdi yok. Ülkede kimsenin devletin bütünlüğüyle, milletin birliğiyle, ülkenin esenliğiyle sıkıntısı yok. Her kim bu kavramlar üzerinden kendine alan açmaya çalışıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları farklı niyetlerin koçbaşı gibi kullanmaya kalkıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları siyasi rant kapısı haline getirmeye uğraşıyorsa bir büyük yanlışın tam merkezindedir. Elbette, varmış gibi gösterilen bu tür tartışmalar üzerinden eskiden beri ülkemizde siyaset ve toplum mühendisliği yapıldığını da unutmuyoruz. Siyasi tarihimizde 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 12 Eylül’den 28 Şubat’a kadar bunun pek çok örneğini görmek mümkündür. Bu tartışmaları kimin alevlendirdiğini, bunlardan kimin çıkar sağladığını, hangi piyonlar kullanılarak ülkemizin nerelere sürüklendiğini, milletimize hangi acıların yaşatıldığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Birileri aynı karanlık senaryoları tekrar sahnelemeye çalışmaktadır. Milli hafızamızın 28 Şubat sürecinden çok iyi bildiği marjinal karakterlerin ve kadrolu provokatörlerin bir anda sağda solda yeniden arzıendam etmesi herhalde tesadüf değildir. İster bu oyunun aktörleri arasında ister dışarıdan bakıp gazına gelenlerden olsun, her kim niyetini bozar ve yolunu şaşırırsa son on yılda yaşananlar akıbetinin ne olacağını göstermeye yeterlidir.

Bırakınız bireyleri ve kurumları, FETÖ’den PKK’ya kadar bu senaryoda kullanılan örgütlerin acı sonları dahi tek başına almasını bilen için bir ibret vesikasıdır. Milletimiz aynı yol ve yöntemlere tevessül edenlerin sadece yüzüne tükürmekle kalmayacak, gerektiğinde başını da ezecek basirete, dirayete, kudrete ve cesarete sahiptir.

“TÜRKİYE YÜZYILI’NIN İNŞASI İÇİN KOŞTURUYORUZ”

Türkiye’yi tekrar emperyalistlerin boyunduruğu altına almak isteyenlerin tezgahına gelmeyeceğiz. Ülkemize, milletimize ve demokrasimize hiçbir faydası olmayan suni gündemlerle, vaktimizin ve enerjimizin çalınmasına izin vermeyeceğiz. Bize dayatılan gündemlerin değil, hayallerimizin peşinden koşacağız. Bizim gündemimizde sadece Türkiye var. Bizim gündemimizde eser ve icraat var. Bizim gündemimizde mazluma el uzatma, düşenin elinden tutma var. Başkaları ne yaparsa yapsın. Biz işimize bakıyoruz, gece gündüz demeden Türkiye Yüzyılı’nın inşası için koşturuyoruz. Ülkemizi büyütmenin, şehirlerimizi geliştirmenin, aziz milletimizi daha fazla huzura ve refaha kavuşturmanın derdindeyiz.

“HER KÜRESEL KRİZ, TÜRKİYE’NİN ÖNÜNE FIRSATLAR GETİRİYOR”

Önümüzdeki 5 yıl boyunca küresel büyümenin düşük seviyelerde gerçekleşmesi bekleniyor. Türkiye olarak biz kendi hedeflerimize sıkı sıkıya bağlı kalarak yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye inşallah devam edeceğiz. Her küresel kriz, Türkiye’nin önüne büyüme ve rekabet liginde üst sıralara çıkma konusunda yeni fırsatlar getirmektedir. Cumhuriyet’imizin ilk asrında yılda ortalama 4,8’lik bir büyüme oranı yakaladık. Hükümetlerimiz döneminde bu oran ortalama yüzde 5,4 olarak gerçekleşti. Bu yılı ise dünya ortalamasının 1,5 katına denk gelen bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor. Önümüzdeki yıllar için büyüme oranlarımızı hep beklentilerin üzerinde tutacağımıza inanıyorum.

“REFAH DÜZEYİNİ YÜKSELTMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Aylık çekirdek enflasyonun eylüldeki yüzde 5,3 seviyesinden aralık ayında yüzde 2,3 seviyesine gerilemesi yürüttüğümüz kararlı mücadelenin işaretidir. Ancak hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadelemizde milletimizin yardımını bekliyoruz. Çünkü bu meselenin teknik boyutu kadar psikolojik boyutu da önemlidir. Öncelikle ürettiği ve sattığı malın, verdiği hizmetin fiyatını enflasyonla orantılı olmayan düzeylerde artıran tamahkar anlayışı ortadan kaldırmalıyız. Çalışanlarımız ve emeklilerimiz başta olmak üzere, insanımızın refah düzeyini yükseltmek için de canla başla çalışıyoruz. İşçi, memur, emekli maaşlarında ve onlara endeksli ödemelerde yaptığımız yüksek oranlı artışlarla bunu kısmen sağladık. İnşallah önümüzdeki dönemlerde aynı anlayışla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutmaya devam edeceğiz. Türkiye büyüdükçe ortaya çıkan katma değerden milletimizin her kesiminin hak ettiği payı alması konusunda samimi gayret gösteriyoruz.

EMEKLİYE EK ZAM

Bütçe imkanlarımızı zorlama pahasına da olsa emeklilerimizi asla darda bırakmıyoruz. Emekli aylıklarındaki artışları da yine bu anlayışla belirliyoruz. Bilindiği gibi 2024 yılının ilk 6 ayı için memur emeklisi aylıklarında yüzde 49,25, SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarında ise yüzde 37,57 artış oldu. Bu farklı artışların emeklilerimizde yol açtığı rahatsızlıkları gördüğümüz için emeklilerimizin aylıklarındaki artışı birbirine yakınlaştıracak yeni bir adım atıyoruz. Nispeten daha düşük artış alan SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarına ilave yüzde 5 daha artış yapacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum. Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin Ocak 2024’ten itibaren 6 aylık artış oranı yüzde 42,6’ya yükseliyor. Önümüzdeki temmuz ayındaki artışlarla birlikte emeklilerimizin hepsi yaklaşık aynı oranlarda maaş artışına kavuşacaklardır. Yani memur, SSK ve Bağ-Kur ayrımı yapmadan tüm emeklilerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki temmuzda eşitlenecektir. Burayı özellikle altını çizerek ifade etmiş oldum. Çünkü yılın ikinci yarısındaki maaş artışlarında memur emeklileri enflasyon farkını alırken SSK ve Bağ-Kur emeklileri enflasyonun tamamını alacakları için maaş artış oranlarındaki dengesizlik giderilecektir. Ayrıca sosyal devlet ilkemiz gereğince uygulamaya aldığımız emekli maaşı alt sınırını 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkarıyoruz. Ekonomi yönetimimiz orta vadeli programda bu artışları öngörmüş hazırlıklarını buna göre yapmışlardı.

“2024’Ü EMEKLİLER YILI İLAN EDİYORUZ”

2024’ü emekliler yılı olarak ilan ediyoruz. Amacımız bu vesileyle emeklilerimizin hayat kalitesini artıracak, sosyal haklarını genişletecek, onlara özel hizmetler sunacak yeni hizmetleri devreye almaktır. Sağlıktan ulaşıma, sosyal imkanlardan kültürel faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu hizmetler şimdiden emeklilerimize hayırlı olsun.

Exit mobile version