İnsanların Konuyu Çok Farklı Anlayıp Bambaşka Yorumladığı 15 Efsanevi Film

İnsanların Konuyu Çok Farklı Anlayıp Bambaşka Yorumladığı 15 Efsanevi Film

Haberler

Kitaplar gibi filmler de birçok farklı şekillerde yorumlanmaya ve anlanmaya açıklardır. Bugün sizler için derlediğimiz bu içeriğimizde anlamı çok yanlış yorumlanan filmler nelermiş hep birlikte görelim…👇

Film bilgileri TMDB’den alınmıştır.

Kaynak: https://www.reddit.com/r/AskReddit/co…

1. “Goodfellas filmi ne kadar mafya güzellemesi yapıyor gibi gözükse de aslında mafyaların çirkin yönlerini gösteriyor. Bir çok karakter çok kötü şekillerde ölüyor mesela.”

Özet: Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan filmde Henry Hill adında bir gangster, Jimmy Conway ve Tommy De Vito adlı iki arkadaşıyla birlikte bir soyguna kalkışır. Gözleri daha yukarda olan iki arkadaşı soyguna katılan diğerlerini öldürür ve mafya içinde yükselmeye başlarlar. Bu durum Henry’i olumsuz etkilemiştir ve bu konuda birşeyler yapması gerekmektedir. Büyük usta Martin Scorsese’nin başyapıtlarından biri olan Goodfellas, 1991 yılında 6 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Joe Pesci’ye ödül kazandırmıştı.

2. “Wolf Of Wall Street film aslında günümüzün ‘toksik verimlilik kültürü’ üzerinde bir eleştiridir. İnsanların aç gözlülük ve cehaletini gösteren film çok yanlış anlaşıldı…”

Özet: Jordan Belfort 24 yaşında genç ve hırslı bir adamdır. Para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO olur. 90’ların en hızlı günleridir ve New York işlem salonunda her şey olabilmektedir. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatarak Belfort kısa zamanda bir para makinasına ve aynı zamanda bir harcama makinasına dönüşür. Bir günde hesapları milyon dolarlarla doldururken o gece hepsini aynı hızda harcayabilir. Profesyonel hayatının yanı sıra uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı lüks fantezilerle dolu kirli bir oyunun içindedir. Bu karakterin hayatındaki her şey abartılı bir şekilde devam ederken çöküş ise çok uzakta değildir.

3. “Disiplin ve pratiğin müzikteki önemini gösteren film olarak bilinen Whiplash aslında takıntının yanında getirdiği nefret ve yalnızlığı gösteriyor.”

Özet: Bir tarafta öğrencilerinin korkulu rüyası, jazz öğretmeni Terrence Fletcher, diğer tarafta ‘en iyi’ olmayı kafaya koymuş, aşırı hırslı genç öğrencisi Andrew Neyman. İki taraf da baskın karakterinden taviz vermeyince, çok geçmeden mantık dışı olaylar gelişmeye başlar. Bu süreçte elleri çalışmaktan kanlar içinde kalan Neyman, küfürbaz Fletcher’ın hakaretle bezeli eğitim tekniklerine boyun eğmek zorunda kalır. Ama Neyman’ın da kendine göre numaraları vardır ve en sonunda, karşı karşıya kalacakları müzikal düellodan önce işler iyice çıkmaza girer.

4. “A Clockwork Orange filmi yanlış anlaşılmaya çok açık. Kitabını okumayan birisi sadece filmi izleyerek verilmek istenen ‘çeteleşen bireylerin ne kadar korkutucu olabileceği’ mesajını anlamayabilir.”

Özet: Alex (Malcolm McDowell), huzur dolu fütürist evinde tüm gün uyuyan ve de geceleri arkadaşları ile masum insanlara sokaklarda ve evlerinde saldıran acımasız genç bir hayduttur. Sonunda polis tarafından yakalanınca Alex rehabilitasyona gönderilir. Bu istek azaltma formunda olan rehabilitasyonda yaptıklarının kat ve kat fazlası şiddet içeren ve insanı dehşete düşüren bir zaman geçirir.

5. “Romeo ve Juliet’in hikayesi trajik aşk gibi gözükse da aslında ailelerin birbirine olan yıkıcı nefretini gösteriyor.”

Özet: William Shakespeare’ın trajik aşk destanı Romeo ve Juliet’in, Avustralyalı dahi yönetmen Baz Luhrman tarafından sinemaya uyarlanan bu modern versiyonunda kılıçların yerini, kılıç isimleri taşıyan silahlar alıyor.

Günümüz Florida’sında geçen filmde Romeo (Leonardo DiCaprio) ve Juliet (Claire Danes), kentin iki düşman ailesinin çocuklarıdır. Trajik bir rastlantı sonucu iki genç birbirlerine aşık olurlar ve ailelerin savaşının ortasında bir kaçış bulmaya çalışırlar.

6. “Into the Wild filmi hayatın yoruculuğunu geride bırakıp basit hayatlar yaşamaya ilham vermemeliydi. Aslında tüm hikaye trajik bir olaydan ibaret.”

Özet: Genç Christopher McCandless’ın ilham veren gerçek hikayesinden uyarlanan Into the Wild, rahat ve konforlu yaşamını terk ederek Alaska’nın kırsalında hayatının en büyük meydan okumasını gerçekleştirmek ve özgürlüğü yaşamak için yollara düşen Christopher’ın hikayesini anlatıyor. Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Sean Penn’e yıldız oyuncular William Hurt, Marcia Gay Harden, Vince Vaughn, Catherine Keener ve Hal Holbrook eşlik ediyor. Özgürlüğe Giden Yolda, “güzel olduğu kadar heyecan verici, eğlenceli ve coşkulu.”

7. “Kitabı gibi yanlış anlaşılan Lolita filmi romantik bir film değil aksine tam bir korku filmi.”

Özet: Üniversitede ders vermek için Amerika’ya yerleşen İngiliz Profesör Humbert Humbert 13 yaşında kızı Dolores’le birlikte yaşayan dul Charlotte’un yanında bir oda kiralar. Humbert, Lolita adını takacağı Dolores’e açıklanamaz bir tutku duymaya başlar. Yasak aşkına daha yakın olabilmek için, hiç sevmediği halde Charlotte’la evlenecek kadar ileri gider. Carlotte inanılmaz gerçeği keşfetmesinin ardından kaza sonucu ölünce, Lolita’ya hiç bir şey söylemeyen Humbert onu da yanına alarak arabayla yollara düşer. Humbert’in giderek daha da tehlikeli sularda yüzerken aklıselimi de yitirmeye başlayacaktır.

8. “Full Metal Jacket filmi savaşın bireyleri nasıl insanlıktan çıkardığı ile ilgiydi ama millet onun yerine ünlü rolleri komik bulup her yerde onların repliklerini kullandı.”

Özet: Yönetmen Stanley Kubrick, Full Metal Jacket filminde savaşın ve askerliğin, insanların duygularını nasıl yok ettiğini gün yüzüne çıkarıyor. 18 yaşındaki acemi bir askerin gözünden, acemi askerlerin Deniz Kuvvetleri’ndeki ilk günlerinden başlayarak nasıl insani duygularının yok edildiğini ve bireysellikten çıkarılıp Deniz Piyadesi olarak nasıl tekrardan yaratıldıklarını anlatıyor. Film, 1968 yılında Vietnam harekatı için yetiştirilen askerlerin ruhlarında bıraktığı zarar ve savaşın nasıl insanlık dışı bir şey olduğunu açığa çıkartıyor. Gustav Hasford’un ‘The Short-Timers’ isimli romanından uyarlanmıştır.

9. “Finding Nemo kesinlikle çok yanlış olmuş olsa gerek ki filmden sonra palyaço balığı satışları tavan yaptı…”

Özet: Dünyaya gelir gelmez annesini kaybeden Nemo babası tarafından büyütülmektedir. Artık İlkokul çağına geldiğinde babasının ilgisinden sıkılmaya başlar. Bir süzgeci küçük olduğu için babası Okyanusta yüzmeyi Nemo’ ya yasaklamıştır.Bir gün Nemo, Okyanusta yüzebileceğini ve o sırada yüzeyde duran cisme dokunabileceğini iddaa eder ve kendini bir anda bir insanın ellerinde bulur. Oğlunun insanlar tarafından yakalanıp götürüldüğünü gören babası, çok kararlıdır ne olursa olsun Nemo’ yu bulacak ve eve geri gecektir. Fakat Okyanus sandığından çok daha tehlikelidir.

10. “Joker karakterini gibi sorunlu bir karakteri idol olarak görmek, hikayeye hiç doğru bir yaklaşım değil…”

Özet: Joker, başarısız bir komedyen olan Arthur Fleck’in hayatına odaklanıyor. Toplum tarafından dışlanan bir adam olan Arthur, hayatta yapayalnızdır. Sürekli bir bağ kurma arayışında olan Arthur, yaşamını taktığı iki maske ile geçirir. Gündüzleri, geçimini sağlamak için palyaço maskesini yüzüne takan Arthur, geceleri ise asla üzerinden silip atamayacağı bir maske takar. Babasız büyüyen Arthur’u en yakın arkadaşı olan annesi Happy adıyla çağırır. Bu lakap, Arthur’un içindeki acıyı gizlemesine yardımcı olur. Ancak maruz kaldığı zorbalıklar, onun gitgide toluma aykırı bir adam haline gelmesine neden olur. Yavaş yavaş psikolojik olarak tekinsiz sulara yelken açılan Arthur, bir süre sonra kendisini Gotham Şehri’nde suç ve kaosun içinde bulur. Arthur, zamanla kendi kimliğinden uzaklaşıp Joker karakterine bürünür.

11. “Scarface filminde Tony Montana karakterini sevenler herhalde filmin ilk yarısını izleyip bırakmışlar.”

Özet: Tony Montana isimli Kübalı suçlu, Miami’ye gelip uyuşturucu lordu Robert Loggia’nın emrinde çalışmaya başlar. Montana’nın hırsı ve öfkesi basamaklaı hızla tırmanıp büyük bir şuç şebekesinin başı olmasını sağlar. 170 dakikalık film, uyuşturucu dünyasının gizli kapılar ardında dönen çarklarından başlayarak suç dünyasını gözler önüne serer.Howard Hawks’ın 1931 tarihli aynı isimli filminden uyarlandı. Brian De Palma’nın yönetmenliğini yaptığı filmin senaryosu da Oliver Stone’a ait. Hem türün hem de yönetmenin başyapıtlarından biri. Al Pacino’nun ders niteliğindeki performansını ve müziklerini de ayrı ayrı belirtmek gerek tabii.

12. “Özellikle de popüler kültürle birlikte idolleşen American Psycho filmi aslında bir sadece toplumsal bir eleştiri.”

Özet: Patrick Bateman, aileden zengin bir adamdır. Gençliği ve yakışıklı olması, kendisine hem işinde hem de sosyal hayatında avantajlar sağlamaktadır. Oldukça sıradan bir hayata kapılıp gidiyormuş gibi görünen Bateman’ın hayatının karanlık tarafın ise oldukça derinliklidir. Bateman, insanları sebepsiz yere öldürmekten hoşlanan ve öldürdüğü insanların vücutlarından hatıra olarak aldığı parçaları evinde saklayan bir akıl hastasıdır. Bunu kendisi dışında kimse bilmemektedir.

13. “Inception filminin sonu çok yanlış yorumlanıyor. Herkes karakter rüya da mı gerçek hayatta mı diye tartışırken aslında karakterin bunu artık umursamadığını fark etmiyor.”

Özet: Leonardo DiCaprio bu yapımda, çok yetenekli bir hırsız olan Dom Cobb ile karşımızda. Uzmanlık alanı, zihnin en karanlık ve savunmasız olduğu rüya anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un insanlarda nadiren görülebilecek bu yeteneği onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği her şeye malolmuştur. Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabii eğer imkansız ‘Başlangıç’ı tamamlayabilirse.

14. “Carrie filminin baş rolünü kötü bir karakter olarak yorumlayanlar aslında baş rolün etrafındaki insanların ne kadar kötü olduğunu görmezden geliyor.”

Özet: Carrie (Sissy Spacek) utangaç, içine kapanık bir genç kız. Dinine fanatik ölçüde bağlı annesiyle birlikte yaşıyor. Bir gün düşünce yoluyla istediği herşeyi yapabileceğini anlıyor. Artık annesini elini bile kıpırdatmadan kanepeye fırlatabilir, aynaları kırabilir, hatta öldürebilir. Sonunda Carrie çıldırıyor ve okulunun düzenlediği bir gecede ortalığı kana buluyor.. Stephen King’in aynı adlı romanından Lawrence D. Cohen tarafından sinemaya uyarlanan ‘Carrie’nin yönetmeni ise Brian De Palma. De Palma’nın bu ilk önemli filmi, eleştirmenleri ikiye bölmüş, filmi başyapıt olarak nitelendirenler kadar yerin dibine batıranlar da olmuştu…

15. “Scott Pilgrim vs the World filminin baş rolü kesinlikle idolleştirilmemeli. Karakter herkese pislik gibi davranan garip bir herifin teki!”

Özet: Aynı isimli çizgi romandan uyarlanan filmde 22 yaşında ki Scott Pilgrim, kendisini terk eden ve başarılı bir şarkıcı olan kız arkadaşını unutamamıştır. Günlerini basgitar çaldığı garaj grubu Sex Bob-omb’la birlikte geçirmektedir. Scott’ın sıkıcı ve tek düze hayatı hayallerinin kızı Ramona V. Flowers ile karşılaşınca bir anda değişir. Scott’ın, hayallerinin kızıyla birlikte olabilmesinin önündeki tek engel Ramona’nın süper güçlere sahip yedi eski sevgilisidir.

İlginizi çekebilir 👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

Exit mobile version