Suphiye Orancı’nın Kuzeninden Uğur Dündar’la İlişkilerinde Bilinmeyen İddialar: Çınar Otel Detayı Dikkat Çekti

Suphiye Orancı’nın Kuzeninden Uğur Dündar’la İlişkilerinde Bilinmeyen İddialar: Çınar Otel Detayı Dikkat Çekti

Haberler

Metin Akpınar’ın kızı Duygu Nebioğlu annesini aramak için Müge Anlı’ya katıldığından beri birbirinden ilginç iddialar ortaya çıktı. Ablası Dilara Gülatan’ın babalık davası açıp ardından kaybettiği Uğur Dündar hakkında da birçok haber gündeme geldi. Sabah’tan Ceyhan Torlak’ın haberine göre, Suphiye Orancı’nın öz kuzeni N.H. ‘Suphiye ile Uğur Dündar’ın tanıştıklarına şahidim’ ifadeleriyle öne çıkarken Çınar Otel detayıyla dikkat çekti!

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/galeri/magaz…

Usta sanatçı Metin Akpınar’ın öz babası olduğunu DNA sonuçlarıyla kantılayan Duygu Nebioğlu, uzun yıllardır kayıp olan annesini bulmak için Müge Anlı’ya çıktı.

4’ü evlilik dışı olmak üzere toplam 6 çocuğu olduğu öğrenilen anne Suphiye Orancı’nın Almanya’da olduğu ortaya çıkmıştı

Dilara Gülatan Duygu Nebioğlu hem de canlı yayına bağlanan kişilerin açıklamaları dinleyenlere şok üstüne şok yaşatırken abla Dilara Gülatan konusu baş göstermişti.

Akpınar’ın ikizlerinden Duygu, “Annem bana ‘Ablanın babası Uğur Dündar’ demedi. Sadece ‘O dönem biz sevgiliydik’ dedi. Ben de ablamı Uğur Dündar’a benzettim. Olaylar böyle gelişti.” demişti.

Dilara Gülatan’ın babalık davası açtığı gazeteci Uğur Dündar ise Son sözü söyleyecek kurum olan Adli Tıp Kurumu, DNA incelemesini bitirdi ve biyolojik babalık iddiasını reddetti” diyerek söz konusu iddiaları kesin bir dille reddetmişti.

DNA sonucuna itirazların yapılacağı haberlerinin duyurulduğu bu günlerde yeni bir gelişme yaşandı. Sabah’tan Ceyhan Torlak, Suphiye Orancı’nın teyzesinin kızı N.H. ile görüştü!

N.H. konuşmasında ‘Suphiye benim öz teyzemin kızı. Annelerimiz kardeş. İkimiz de İstanbul’da doğduk büyüdük. Suphiye iyi eğitimli bir kızdı. Güleryüzlü, alımlı ve hareketliydi. Kuzen olduğu için biz sık sık görüşürdük. İstanbul’da Fındıkzade’de yaşarlardı. Ben de ara ara evlerine gider yatılı olarak kalırdım. Suphiye ile uzun uzun dertleşirdik.’ ifadelerini kullandı.

“Uğur Dündar ile tanışıklığına şöyle şahit oldum” diyen N.H. “1980’li yıllarda Yeşilköy’deki Çınar Otel ve çevresi İstanbul’da gençlerin buluşma noktasıydı. Biz de ara ara buraya giderdik. Çınar Otel’e ve buradaki kafelere gider zaman geçirirdik. Bir gün Suphiye ile Çınar Otel’in kafesine gittik. Burada oturmuştuk.” dedi.

“Suphiye Uğur Dündar’ı gördü. Selamlaşıp bir süre sohbet ettiler. Ben de bu anlara şahitlik ettim. Daha sonra da bana Uğur Dündar ile arkadaş olduğunu söyledi. Ben tanıştıklarını buradan biliyorum.”

Dilara’nın gazeteci Uğur Dündar’dan olup olmadığını bilmediğini ancak Suphiye Orancı’nın, Müge Anlı’da da bahsi geçen ilk çocuğunun mahalledeki Erol adlı gençten olduğunu kuzeninden dinlediğini söyledi.

‘O dönem hamileydi. Bana ilk çocuğunun babasının Erol olduğunu kendisi söyledi. Bu Erol, sarışın, yakışıklı gençti. Sonradan Suphiye ile yollarımız ayrıldı. Uzun yıllar bir daha görüşmedik. Kendisi Almanya’ya gitti. Almanya’ya gidiş sebebinin de Türkiye’de tanıştığı bir Alman bir mühendis sebebiyle olduğunu biliyorum. Bu mühendis onu Almanya’ya götürdü. Sonradan bir daha kendisi ile görüşmedim.’

Uğur Dündar, Yeşilköy’de bulunan Çınar Otel’de cankurtaran olarak çalıştığı hakkındaki açıklamasını Oda Tv’ye yapmıştı.

Duayen gazeteci Çınar Otel’de çalıştığı o dönemle ilgili anları da şu sözlerle anlatmıştı:

‘Yıl 1961. 18 yaşında, filinta gibi bir delikanlıyım. Bir yandan okul masraflarımı karşılamak, diğer yandan aile bütçemize katkı sağlamak için yazları çalışmaya karar verdim. Gazete ilanlarına bakarken, Yeşilköy Sahili’ndeki ünlü Çınar Oteli’ne cankurtaran arandığını gördüm. ‘İşte tam bana göre bir iş’ diye düşündüm. Belirtilen gün ve saatte heyecanla otele gittim. Karşıma emekli bir albay olan personel müdürü çıktı. Cankurtaran adaylarına sınavı o yapacaktı. Mayıs başıydı, hava serin, deniz soğuktu. Sekiz cankurtaran adayı, mayolarımızı giyip, iskelede hizaya girdik.’

“Müdür hedefi gösterdi ve yarış başladı, açıktaki dubaya boy farkıyla ilk ulaşan ben oldum. İkinci sınav dalıştı. Bu sınavı da kazandım ve otelin cankurtaranı seçildim ‘Hayatımın en güzel yazları’ (1961 ve 62) olarak hafızama yerleşen günler böyle başladı.”

‘Hem okuyor hem de çalışıyordum. Benim için çok önemli bir şeydi bu. Daha o zamanlar hayat kurtarmayı benimsemiştim. İlk mesleğim; insanların canını kurtarmak üzerineydi.’

İlginizi Çekebilir

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

Exit mobile version