Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomide dengelenme sürecine girildiğini belirtti. Şimşek, kirada yüzde 25 sınırının devam etmesi için bir sebep olmadığını belirtti. IMF eleştirilerine yanıt veren Şimşek, “Bu program Türkiye’nin kendi programıdır. Hiçbir uluslararası kuruluşla diyaloğa girmedik” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TRTHaber’de katıldığı bir programda ekonomi gündemine dair açıklamalarda bulunuyor…
Bakan Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanlar:
Program çalışıyor, iç talepte bir yumuşama var, net ihracatın etkisi olumluya dönmeye başladı, büyümede bir dengelenme var.
Türkiye’nin dış açığında neredeyse yarı yarıya bir düşüş var, önemli dengesizliklerden biri bu sayede giderilmiş oldu.
Temel dengesizlikleri giderme anlamında program çalışıyor. Fon akışında bizim öngördüğümüzden çok daha büyük bir artış var. Risk priminin düşmesi aslında programının çalıştığını gösteren bir gösterge.
Programa olan güven güçlü, sürekli pekişiyor. Enflasyon düşüş öngörülüyor. 2 yıllık perfspektifi alırsanız yüzde 22 civarına kadar indi. Bunu performansla destekleyeceğiz, programı güçlendireceğiz. Kamuda tasarruf paketini güçlü bir şekilde uygulayacağız, yapısal reformları hızlandıracağız. İki kanalda para politikasına destek verceğiz, bütçe disiplini ve reformları hızlandırarak verimlilik artışı üzerinden destek vereceğiz.
Bu program içerde ve dışarda ciddi bir rağbet görüyor.
Programı güçlendirecek adımlar atacağız, bir kısmı kamu maliyesi alanında, bir kısmı yapısal dönüşüm alanında olacak.
Bu program Türkiye’nin kendi programıdır. Biz bu süreçte hiçbir uluslararası kuruluşla program hazırlık evresinde diyaloğa girmedik.
Geçen sene çok büyük bir deprem felaketi yaşadık, bu felaketin yaralarını sarmayı önceliklendirdik. Deprem hariç bütçede çok ciddi bir sıkılaşma var, deprem nedeniyle bütçe açığı büyüdü. Bu sene bütçe açığını hedeflediğimizin çok altında kapatacağız.
Enerjide verimliliği dijital dönüşümü önceliklendireceğiz.
Deprem dışındaki alanlarda disilin, harcama kontrolü olmazsa olmazdır.
Dezenflasyon programı geçen yıl için elverişli değildi.
Geçen yıl büyük bir bütçe açığı ile karşı karşıyaydık. Bankacılık sektörü içerden bunu finanse etmekte zorlanabilirdi. Bu nedenlerle aldığımız tedbirlerin bir kısmı enflsayonistti. KDV’yi artırdık, akaryakıtta ÖTV’yi artırdık. Kuru serbest bırakınca enflasyonist etki oluştu. Deprem, kur etkisi, vergi etkisi, beklentileri bir arada düşününce enflasyon yükselişe geçti.
Bu sene bu faktörlerin hiçbiri yok. Piyasadan döviz almasak dolar 30’un altına düşebilirdi. Lirada değer kaybı için bir sebep yok.
KDV’de herhangi bir artış öngörmüyoruz. Deprem yaralarını önemli ölçüde sarıyoruz. İnşaat maliyetler, sektöründe denge oluştu. Beklenti kanalı iyileşiyor.
Enflasyon beklentilerinde iyileşme var. Bütün bunlar dezenflasyonu destekliyor.
Biz enflasyonu düşürmekte kararlıyız, gelecek sene enflasyonu 10’lu rakamlara, sonraki sene tek haneye düşürmek için ne gerekiyorsa geri adım atmayacağız.
Maliye politikasında da para politikasında da geri adım atmayacağız.
Kirada yüzde 25 sınırının devam etmesi için bir sebep görmüyorum, çok büyük ihtimalle devam etmez.
Kredi fiyatlamasına da müdahale edilmemesi gerekiyor.
Türkiye’nin döviz ihtiyacı azalıyor, dış ticaret açığı azalıyor.