Uluslararası Adalet Divanının (UAD), Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında İsrail’e karşı geçici tedbir kararı vermesinin üzerinden iki hafta geçti. İsrail, insani yardımlara engel olunmasından öldürme eylemlerine kadar soykırım kararlarına meydan okumaya devam ediyor.
İsrail’in 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlaliyle ilgili olarak UAD, Tel Aviv yönetiminin Gazze’de Filistinlilerin ihtiyaç duyduğu insani yardımların acilen sağlamasını istedi.
UAD, bunun mümkün kılınması için İsrail’in acil ve etkili önlemler almasına hükmetti.
Bölünen yerlerde İsrail ordusunun kontrol noktaları bulunuyor.
Bu noktalardan insani yardımlar dahil İsrail’in izni olmadan geçişlere müsaade edilmiyor.
İsrail, izni olmadan geçirilmek istenen her şeyi vurmakla tehdit ederken söz konusu izni alan BM’ye ait yardım ajansı UNRWA’ya ait Gazze Şeridi’nin kuzeyine gitmeyi bekleyen yardım konvoyuna dahi 5 Şubat’ta denizden ateş açtı.
UAD kararının alındığı 26 Ocak’tan önceki iki hafta boyunca Gazze’ye ortalama günde 156 yardım tırı girdi.
26 Ocak’tan sonraki 11 güne ilişkin verilere bakıldığında ise izin verilen yardım tırı sayısının günlük yalnızca 93 olduğu görülüyor.
Bu nedenle Gazze Şeridi’nde temel ihtiyaç malzemelerinin yanı sıra ilaç ve sağlık malzemeleri krizi de en üst seviyeye çıktı.
İsrail’in 7 Ekim’de başlattığı saldırı öncesi ablukaya rağmen Gazze’ye giren günlük yardım tırı ortalaması 500 civarındaydı.
Sözcü, hastane ve sağlık tesislerine yardım misyonlarının da İsrail güçleri tarafından çoğunlukla engellendiğini vurguladı.
BM’ye göre Gazze’de 378 bin kişi “felaket” olarak adlandırılan 5. seviye, 939 bin kişi de “acil durum” olarak bilinen 4. seviye açlıkla karşı karşıya.
Aslında Gazze’den gelen raporlar İsrail’in 26 Ocak’tan sonra dahi şiddeti her geçen gün artırdığını, sivilleri bombalamayı sürdürdüğünü ve insani yardımların birçoğunun girişini de engellediğini gösteriyor.
Gazze Şeridi’ndeki hastanelerin birçoğunu bombalayan, işgal eden ve işlevsiz hale getiren İsrail bu eylemleri nedeniyle soykırım ve savaş suçlarıyla suçlanmasına rağmen UAD’nin kararından sonra da Gazze’deki Nasır Hastanesi dahil olmak üzere çok sayıda sağlık merkezini vurdu.
Yerinden edilenlerin büyük bir kısmı Gazze Şeridi’nin güneyinde Mısır sınırında yer alan Refah kentine sığındı.
İsrail saldırılarından önce yaklaşık 280 bin kişinin ikamet ettiği Refah’ın nüfusu bugün itibarıyla 4 kattan fazla artarak 1,2 milyonu aşmış durumda.
Yeterli konut olmaması nedeniyle bu Filistinlilerin büyük çoğunluğu derme çatma çadırlardan oluşan kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.
İsrail yönetimi ise Refah’a kara saldırıları başlatacağının sinyalini veriyor.
Hem Başbakan Binyamin Netanyahu hem Savunma Bakanı Yoav Gallant, geçen hafta Refah’a kara saldırısı niyetlerini açıktan duyurdu.
Refah, aylardır İsrail güçlerinin hava saldırılarına maruz kalıyor.
Ancak beklenen yeni kara saldırısı, Gazze Şeridi’nde yeni trajedilerin yaşanacağına ilişkin endişelere neden oluyor.
Göz Atın
Ziyaretçi Sayısı: 0
0
Mutlu
0
Üzgün
0
Sinirli
0
Şaşırmış
0
Virüslü
Reklam Alanı